Bu gün günlerden Gaziler Günü, her yıl büyük bir gurur ile 19 Eylül'de bütün yurtta törenlerle kutlanmakta ve milletimiz her daim onların yanında olduğunu göstermektedir.
Bu gün günlerden Gaziler Günü, her yıl büyük bir gurur ile 19 Eylül'de bütün yurtta törenlerle kutlanmakta ve milletimiz her daim onların yanında olduğunu göstermektedir. Kan akıtılarak, can verilerek sahip çıkılan bu topraklarda huzur içinde yaşıyorsak, elbette ki şehit ve gazilerimizin sayesindedir. Onlar için her şeyin en güzelini ve iyisini yapmak bizler için en büyük görevdir, görev olmalıdır.
Büyük Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğini yaptığı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi tarihinde bir çok savaşlara katılmış olan Türk milleti, vatanı ve milleti uğruna bir çok şehit ve gazi vermiştir. Bununla birlikte tarih boyunca, savaşlarda göstermiş olduğu büyük kahramanlıklar sayesinde, tüm dünyanın hayranlıkla baktığı, büyük bir onur ve şerefe de sahip olmuştur.
Tarih boyunca hür ve bağımsız yaşamış Türk milleti işgal ve esarete alışık olmayan asil ve büyük bir millettir. Bu nedenle tarihinde bu uğurda çok savaş yapmış birçok insanını şehit ve gazi vermiştir. Ülkemizde Gazilik unvanı devlet tarafından verilir.
En büyük Gazi, bu unvanı 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararı ile alan vatanın kurtarıcısı ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. 2002 senesinde çıkartılan yasa ile 19 Eylül günü Gaziler Günü olarak kabul edilmiştir.
Gaziler bu unvanı alırken, süngünün ucunda, merminin vızıltısında, torpilin, torpidonun, bombanın dehşetinin içinde bulundular. Sıkıntılı, korkulu günler geçirdiler. Hep vatan dediler, yüksünmediler, zaman zaman korku sardı çevrelerini. Sonra vatan geldi akıllarına. Korkularını sildiler. Acı çektiler, milleti gözlerinin önüne geldi ve acılarını unuttular.
Hep vatan ama hep vatan dediler. “Helal olsun akan ve akacak kanlarımız vatana” dediler. Kolları arasında şehit olan arkadaşlarına, astlarını, komutanlarını kucakladılar. Zaman geldi şehitlerin açık gözlerini elleriyle kapattılar. Kefen oldular. Niye ben de yanına gitmedim diye gözyaşı döktüler.Hiç pişmanlık duymadılar ve pişman da değiliz dediler. Sonunda gazilerin gazaları mübarek oldu, uğrunda savaştıkları devlet, gazileri unvanların en asil ve en şereflisi ile onurlandırdı. Siz artık bir ulusal değersiniz, siz Gazisiniz dedi devlet.
Gaziler şimdi bir ulusal değer olmanın gururu içindeler. Onurlu ve gururlular. Zaman zaman Gazi’nin bir ulusal değer olduğunu çekemeyenler, onu küçümseyenler çıkmaktadır. Bunları kadirşinas Türk Milleti ile karıştırmıyor ve biliyoruz ki Türk milleti tarih boyunca Gazisine ve şehidine sahip çıkmıştır.
Ne mutlu gazilerimize ki üzerinde yaşadığımız coğrafyanın bu necip millet için bir vatan haline dönüşmesi, şehitlerimizin ve değerli gazilerimizin canları pahasına verdikleri ulvi ve amansız mücadele ile gerçekleşmiştir. Bu bakımdan, şehit ve gazilerimize ne kadar dua etsek, ne kadar minnet ve şükran duysak azdır. Hamdolsun ki Aziz milletimiz, tarihi boyunca vatanı uğrunda şehit ve gazi olmayı her zaman büyük bir onur ve gurur kaynağı saymıştır. Ve yine çok iyi biliyoruz ki; cennet vatanımız bizlere şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetidir…
Gazi, devletine saygılı, cumhuriyetimizin en büyük Gazisi Mustafa KemalAtatürk’ün yaşayan temsilcisi, asil, vakarlı, ahlak ve fazilet sahibi, kendisine sahip çıkan devletine şükran borçlu, devlet düşmanları ile aynı safta olmayan, çevresi ile barışık, gazilik unvanına sarılarak kendisine menfaat sağlamayan, kimseye el açmayan, yalvarmayan, siyasi tercihini gazilik unvanı ile karıştırmayan, Atatürk sevgisi, vatan ve ay yıldızlıbayrak sevgisi ile dolu olan bir ulusal değerdir.
Türk tarihinde İslam öncesi ve sonrası şehitlik ve gazilik onuru vardır. Her Türk de bu onura kavuşmak için vatanı, milleti, bayrağı, milli marşı, soydaşları ve kutsal değerleri için savaşır. Çünkü milli hasletimizdeolan bu duyguların, Türk milleti ve her bireyi için vazgeçilmez bir anlamı ve önemi vardır. Türk Milleti bunun en güzel örneğini Atatürk’ün önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı’nda yaşamıştır. “Ya istiklal, ya ölüm!” demiştir.
Türk tarihi böylesine “kahramanlık günleri” ile doludur. Kahramanlık günlerini şehit ve gazilerimize borçluyuz. Destanlar yaratan şehit ve gaziler tek tek birer onur abidemizdir. Vatanı uğruna ölümü göze almış kahraman Türk Ordusu, daha sonra dünya barışını korumak için görev almıştır. 1950–1953 yılları arasında barış için Kore’de savaşmıştır. 1974 yılında soydaşlarımızKıbrıs Türk halkını yok olmaktan kurtarmak için, Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmiştir. Yine Mehmetçik barışı korumak için, Bosna-Hersek, Somali ve Kosova’ya Birleşmiş Milletler kararıyla Barış Gücü olarak gitmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda, Kurtuluş Savaşı’nda, Kore Savaşı’nda ve Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nda birçok askerimiz şehit oldu, bir kısmı da gazi olarak geri döndü.
Devletimiz bir yasa ile şehit yakınlarına “Övünç Madalyası” vererek şehitlik maaşı bağlıyor. Yine gazilere de madalya ile aylık maaş vermekte ve tedavi, ulaşım gibi hizmetlerde ücretsiz olanaklar tanımaktadır. Türk ulusu için, “şehitler nurlanmış” ve “gaziler onurlanmış” kişiler demektir. Bunların en başında da; Başkomutan, Gazi, Mareşal ve Ulusal önder Mustafa Kemal Atatürk gelmektedir. 19 Eylül Günü, Atatürk’e 1921 yılında Mareşallik rütbesi ile gazilik unvanının verildiği gündür ve yurdumuzda her yıl 19 Eylül “Gaziler Günü” resmi olarak kutlanmaktadır; 19 Eylül Gaziler Günü diğer bir deyimle “Kahramanlık Günü” olarak da kutlanmaktadır.
Yerel kurtuluş günleri de gazilerimiz ve kahramanlarımız için birer anma günüdür. Şehitlerimizin ruhlarını huzurlu kılmamız için, savaş arkadaşları gazilerimize hak ettikleri değeri vererek, onları her yerde ve her zaman onurlandırmalıyız.
Türk tarihi şehitlik ve gazilik destanları ile doludur. Her Türk evladı bu onura sahip olabilmek için, vatanı, milleti, bayrağı, milli ve dini değerleri için savaşmayı kendisinin ulaşabileceği en büyük değer olarak görmektedir.
Şehadete gülerek yürüyen bir Milleti asla yenemezsiniz!..
Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaş’ı bunun en büyük örnekleridir. Türk Milleti, kahramanlık öykülerini sadece yurt içinde değil yurt dışında da tüm dünyaya ezberletmiştir. Halen ülke bütünlüğümüze ve milli beraberliğimize saldırıda bulunanlara karşı mücadelesini her an ve her yerde durmadan veren milletimiz, askeri ve sivil bir çok şehit ve gazi vermiş ve günümüzde vermeye de devam etmektedir. Gazilerimiz ülkemizin en önemli değerlerindendir.
Tarih bilinci, vatan ve hürriyet aşkı, bayrak sevgisi gibi değerleri her şeyden üstün tutarak düşmana karşı gözlerini kırpmadan mücadele veren kahraman gazilerimiz, geçmişte olduğu gibi gelecekte de minnet ve şerefle anılacak, her daim en üstün payelere layık görülecektir. Bugünkü birlik ve beraberliğimizin, millet olma bilincimizin temellerini aziz şehitlerimizle birlikte atan gazilerimiz, birliğimizi koruma kararlılığı, barış ve kardeşlik içerisinde bir yaşam sürme gayretimiz karşısında şüphesiz gururların en büyüğünü yaşayacaktır.
Onlar, bizler için en güç şartlarda bütün güçleri ve duygularıyla mücadele etmiş, canlarını bile vermekten asla çekinmemiş büyük şahsiyetlerdir. Gazilerimize verdiğimiz önem aslında kendi kendimize verdiğimiz önemin de aynasıdır. Şehit ve gazilik mertebesinin ulviyetine inanan her Türk insanı, bu vatan evlatlarının her zaman yanında olmuş olmaya da sonsuza dek devam edecektir…
Bu duygu ve düşüncelerle Mareşal rütbesi ve Gazi unvanı verilişinin 103. yıldönümü dolayısıyla başta büyük önderimiz, Türkiye Cumhuriyet Devletimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal etmiş gazilerimizi, şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, hayatta olan kahraman gazilerimizin, Gaziler Gününü kutluyor, sağlık ve afiyet diliyor, kendilerine en kalbi duygularımla minnet ve şükranlarımı sunuyorum…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel… Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun bu güzel Perşembe gününde…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…